Son zamanların sanal akımları, okuyanı da yazanı da içeriği hızlıca tarayıp geçmeye yöneltti.

Okuyucu, Facebook ve Twitter ile yetiniyor. Durumlarını güncelliyor, paylaşılan fotoğrafları inceliyor, videoları izliyor, bunlara yorum yapıyor ve paylaşıyor. Sağlıklı beslenmeden çıkıp abur cubur yemek gibi bir şey bu da. Fazla kiloların yansıması burada geri dönüşü olmayan kaybedilen zaman oluyor.hantal

Blog yazarı ise kendini kaptırmış akıntıya, okuyucu gibi davranıyor. Yazar aynı zamanda okuyucudur da ancak buradaki konu yazarlık durumunun ortadan kaybolmaya başlamasıyla ilgili.

İçeriğin şekli, büyüklüğü ve yayınlanma sıklığı değişiyor. Uzun yazılar kendini kısalttı. Daha çok, fırsat kampanyalarına ve duyurulara benzediler. Bit olarak büyük olan fotoğraf ve video dolaşımı inanılmaz boyutlara ulaştı. İçerik boyutu artsa bile sayfa başına düşen paylaşım düşmüyor, o da artıyor. Bu da, küme içinde görünür olmak istiyorsak içerik yayımlama sıklığını arttırmamız gerektiği anlamında.

İçerik sıklığını nasıl arttıracağız? Bunu da ya başkalarının paylaştıklarını yeniden paylaşacağız ya da kendi içeriğimizi oluşturacağız. Paylaşmak kolaydır, hızlıdır. Başkası sizi çok paylaşımcı görse de içerik yaratma yeteneğinden yoksunluğunuzu pek sorgulamaz; Paylaştığınız içeriğin o anlık ona kattığı geçici eğlencesi için teşekkür eder, beğenir. İçerik oluşturmak ise zordur, bir şeyler yapmaya çalışan daha iyi anlar.

İnsanların bloglarla başlayan sanal içeriği arttırma oyunu şu sıralar daha çok oluşturulan içeriği paylaşmakla devam ediyor. Tıpkı zaman içindeki av-avcı sayısı değişimi gibi dengeye gelecekler. Ancak içerik değişime uğramış olacak. Yeni denge hali ne olacak?

  • Her gün tekrar tekrar aynı şeyleri görmek pek eğlenceli sayılmaz. Sıkıcı durumu bozan yeni kişiler ve eskilerin paylaşımı. Paylaşımın bizim daha önce gördüğümüz yanı sıkıcı, yeni olanı daha katlanılabilir olur.
  • Bir fotoğraf binlerce kelimeye bedeldir. Doğru söylemişler.
  • Uzun, bilgi verici yazılarda bile okunan ortalama kelime sayısının düşük olduğunu tahmin ediyorum.
  • Taşı delen damlaların gücü değil, damlaların sürekliliğidir.
  • Başkalarının bizi görmesine, beğenmesine ihtiyacımız var ama bunu kendi başımıza yapacak kadar zamanımız yok.
  • “Konuşma, bir bayanın etekliği gibi; ilgiyi sürdürecek kadar kısa, konuyu kapsayacak kadar uzun olmalıdır.” Dale Carnegie

Blogların yükselişi 140 kelime etrafında olacakmış gibi geliyor, ama hangi 140?