1984‘ün tek anlamı romanın gerçek zamanı olması. Geri kalan konu biraz ütopik biraz gerçek.

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört‘te dünyanın birkaç bölgeye/yönetime ayrıldığı, bunların arasındaki savaşları, insanlığın yozlaşmasının güzelliği, ifadenin sıfıra yaklaşmasını anlatmış yazar.1984_george_orwell

Vendetta filmini izlediyseniz bu kitabı da okumalısınız. Benzerlikler var çünkü. Diktatörlük gibi bir tek parti yönetimi, kişilerin her zaman gözetim altında olması, düşünmenin ve dile getirmenin suç olması.

Aslında çok ütopik de değil. Gidişatın sonucunu yazmış George Orwell.

1984 kitabından altını çizdiklerim:

  • Karanlığın var olmadığı yerde buluşacağız.
  • Geçmişi denetleyen geleceği de denetler; şu anı denetleyen, geçmişi de denetler. Gerçeğin denetlenmesi..
  • Partiye bağlılık, düşünmemek, düşünce gereksinimi duymamaktır. Partiye bağlılık, bilinçsizlik demektir.
  • Bilinçleninceye dek başkaldırmayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler.
  • Küçük kurallara uyarsanız, büyüklerini kırabilirsiniz.
  • Herkes yalnız kalabileceği bir yer ister zaman zaman.
  • Kardeşlik ortadan kaldırılamaz, çünkü o bilinen anlamda bir örgüt değildir. Onu bir arada tutan tek bir düşüncedir ve düşüncenin yok edilmesi olanaksızdır. Bu düşünceden başka hiçbir dayanağımız olmayacak.
  • Çağdaş savaşın başlıca amacı, yaşam düzeyini yükseltmeksizin, makinelerin ürettiktiklerini tüketmektir.
  • Savaş endüstrisi, tüketim maddeleri üretmeksizin işgücünü kullanmanın akıllıca bir yoludur.
  • Genel bir kıtlık, ufacık ayrıcalıkların bile önemini arttırır ve dolayısıyla grup arasındaki farkın büyük görünmesine yardım eder.
  • Kitleler asla, yalnızca ezildikleri için, kendiliklerinden başkaldırmazlar. Kendilerine karşılaştırma yapabilecekleri ölçüler verilmedikçe ezildiklerinin bilincine varmazlar.
  • Eski dönemlerde yaşanan ekonomik sarsıntılara artık gerek yoktur. Bunların oluşmasına izin verilmemektedir. Toplumumuzda gelişen makine teknolojisinin sonucunda ortaya çıkan üretim artığı sorunu, sürekli bir savaş durumunun korunmasıyla çözümlenmiştir. Savaş, ayrıca toplum psikolojisinin istenilen düzeyde tutulmasını sağlar.
  • Savaşa karşı en akılcı tutumu takınanlar, sürekli el değiştiren topraklardaki kölelerdir. Savaş bu insanlar için üzerlerinden sürekli gelip geçen bir dalga gibidir. Hangi tarafın kazandığı onlar için bir fark yaratmaz. Efendilerinin değişmesi, eskiden yaptıkları işi, kendilerine farklı davranmayan yeni efendileri için de yapmayı sürdürmeleri demektir.
  • Eşitliğin olduğu yerde akıl yaşayabilirdi.
  • Biz düşmanlarımızı yok etmeyiz. Onları değiştiririz.
  • Bir insan başkası üstünde nasıl iktidar kurabilir? Ona acı çektirerek..
  • Her şey insanın kafasında yer alıyordu. Herkesin kafasında var olan olaylar gerçek olaylardır.
  • Onlardan nefret ederek ölmek, işte özgürlük buydu.
  • Kabullendiğimiz gerçek şudur: Tüm insanlar eşit yaratılmışlar ve yaratan tarafından yaşam, özgürlük, mutluluk gibi tartışmasız haklarla donatılmışlardır. Bu hakları korumak üzere, gücünü yönettiklerinden alan devletler kurulmuştur. Bu hakları elden alan ya da yıkan bir devleti değiştirmek ya da ortadan kaldırmak ve yeni bir devlet kurmak halkın hakkıdır.