Burcu Doğan‘ın Nostaljik Web 1.0 Günlerinin Özeti yazısını okurken ADSL öncesi canlandı gözümde.

Olayın teknik yönüyle tanışmam eskilerde olmadı. Sade bir bilgisayar kullanıcısıydım. Bilgisayarı, film izlemek, müzik dinlemek, oyun oynamak ve arada internete girebilmek için kullanan sade bir kullanıcı.
İnternete girebilmek, hızlı bağlanmak ayrıcalıklıydı o zamanlar. Öyle böyle değil! Çevirmeli bağlantı ile binbir güçlükle site açılır ve biz işimizi belki hallederdik, büyük ihtimalle de halledemezdik.

  • O zamandaki bağlantı hızı ile müzik veya film indirmek şimdi düşündüğümüzde ne kadar komik. Şu an açar açmaz izleyip dinleyebiliyoruz.
  • Bilgisayar bu, ekmek su ile çalışmıyor. Program gerekli olduğunda indirmeye çalışmak büyük hata. Kaç saatte inecek ya da inecek mi belli değil. En güzeli program sidilerini hediye veren dergilere takılmaktı. Deneme sürümü de olsa kur, sil, dene işlemlerini aksatmazdım. Şimdi ise işletim sistemleri bile çevrimiçi oldu!.
  • Adsl öncesinde aradığımı nasıl bulduğumu tam hatırlamıyorum. Google pek yoktu piyasada. Yahoo buraların patronuydu. Bilgiye erişim gelişmiş olmadığı için kütüphaneleri kullanmak daha hızlı bir yoldu. Şimdi kütüphaneye giden var mı acaba?
  • Herkesin internette bir yeri olacak!” deseydik güzel bir şaka olurdu. Şu an bu sözü kim inkâr edebilir?

Değişimi biraz hıza bağladım ancak üretimin değerli olduğu yerdeki enerji tüketiminin çok olması gibi internetin gelişimi de hızı ile paralel ilerliyor. Hızı kotaya bağlamak gelişime vurulan en büyük darbe.
Web 2.0’a geçtiğimizde Web 1.0’ı yaşayıp bitirdiğimizin farkında değildik. Web 3.0 için de aynı durum geçerli. Değişim sessiz ve derinden gerçekleşiyor. Web 3.0 makinaların dönemi olacak; Web 2.0’da insanların yarattığı (tam manasıyla) bilgi yığınını tanımak için uğraşacak makinalar. Buna en somut örnek, Google’ın arama sonuçlarına karşılık, kişilere olasılıklı cevaplar üretmek istemesidir.

Yaşadığımız, içinde olduğumuz dönem ne zaman biter? Adsl’i başka bir kavramın öncesi olarak belirtmeye başladığımızda Web 2.0’ı da geride bırakmış sayabiliriz kendimizi.