Charles Handy, hayatını kaleme almış Ben Kalender Meşrebim’de. Yaşadıklarını aldığı derslerle bu kadar iyi anlatabilen çok kişi bilmiyorum.

Birçok iş değiştirmiş. Farklı işler yapıp ne isteyip ne istemediğini anlamış kendi deyimiyle.

Yalnızca iş hayatı hakkında düşünmemek lazım kitabı. Kendi ailesinden de bahsediyor. Kendisini ilgilendiren önemli olaylara değiniyor.

Farklı bir hayatı ve öğrettiklerini bilmek isteyenler için güzel bir kitap..ben_kalender_mesrebim_charles_handy

Kitaptan altını çizdiklerim;

  • Johari Penceresi, dört göze bölünebilen bir pencere, başkalarınca görülebilen iki, kendisi tarafından bilinebilen iki, bir de ikisi tarafından da görülemeyen bir gözü var.
  • Dostluklar riske atılamayacak kadar değerlidir. İş ve arkadaşlık en iyi şekilde birbiriyle çakışmadığında yürür, çünkü kim olduğumuza dair algılarımız birbirine karışmaz. Öte yandan bir sonraki problem birlikte çalıştığınız kişiler sonradan arkadaşınız olduğunda ortaya çıkar. Belki siz onları geçersiniz belki de onlar sizi. Şartlar değişebilir. Dost ve iş arkadaşı terfi eder, artık hem dost hem de patrondur. Onlar arasında geçecek bir sonraki değerlendirme toplantısını bir düşünün. Eğer eleştiri yapmak gerekirse yeni patron ne kadar dürüst olabilir ?
  • Deneyimlerimizden öğrendiklerimizle gelişiriz ve kalıtsal özelliklerimizi açığa çıkarmaktan daha fazlasını yaptığımızı hissederiz. Sürekli olarak kimliklerimizi doldururuz, yaşımız ilerledikçe kimliklerimiz daha katı, daha tutarlı olur ve hayatın bize en uygun alanlarını keşfetmeye başlarız.
  • Asıl sorunum hayatımın ilk yarısında yanlış işlerde olmam değildi, yaptıklarımla ilgili tutku hissetmememdi.
  • Kimliğimiz kısmen kalıtsaldır, kısmen hayatımızın ilk yıllarındaki deneyimlerimizle şekillenir ama daha fazla olasılığı keşfedinceye dek tam olarak biçimlenmez. Sürekli dördüncü gizli bölmeye göz atmalı ve bu bölme içinden daha fazla şeyi gün ışığına çıkarmalısınız.
  • Birisi Maslow’un hiyerarşisini başka bir şekilde anlatmış, iyi bir hayatın bileşenlerini Yaşamak, Öğrenmek, Sevmek ve Bir Miras Bırakmak olarak sıralamıştı.
  • Bireyler ve toplumlar sonunda paralarını nasıl kazandıklarıyla değil nasıl harcadıklarıyla hatırlanırlar. Gömülü kişinin kaç milyon dolar kazandığını gösteren bir mezar taşı yoldan geçenlerin hiçbirini etkilemez. Önemli olan o milyonlarla ne yapıldığıdır.
  • Kim olduğumu biliyor muyum? Sanırım tam olarak değil..
  • İmkanlarını her açıdan deneyimlemeden ölmekten korkuyordur.
  • Başlangıcımız sonumuzu biçimlendirir.
  • Giderek küçülen bir azınlığa mensup olsanız kimliğinizi anımsatan her şeye sıkı sıkı yapışırdınız sanırım.
  • Sadece yaşamanın ötesinde bir amaç bulmalıyız. Bu zor bir şey. Ayrıca bir alanda yeteri kadar iyi olmalıyız ki ihtiyacımız olan tüm diğer şeyleri satın alacak kadar kazanabilelim. Bu da zor bir şey..
  • System thinking: bir bütünü oluşturan parçaların birbirini nasıl etkilediğini anlamaya odaklı yöntem
  • Platon’a göre tüm gördüğümüz ya da bildiğimiz hakikkatin bir gölgesidir. Bu bizim hakikati algılayışımızdır, hakikat değildir, hakikat her zaman bilinmez kalacaktır.
  • Elimizden geldiğince Neden diye sorardık. Bu, insanların fikirlerini netleştirmeye yardım ederdi.
  • Aristo’ya göre servetin ille de iyi ya da kötü olması gerekmiyordu, yeter ki daha büyük bir şey için araç olarak görülsün.
  • Her şey paralarını ne için kullandıklarına bağlıydı.
  • Mutluluk Aristo’ya göre bir durum değil bir faaliyettir.
  • Üniversite eğitimi gençlikte ziyan ediliyor. Hayatın o aşamasında dikkat dağıtıcı birçok şey var.
  • Burada önemli olan ne yapabildiğin, bunu yapmayı nasıl ve nerede öğrendiğin değil.
  • İş dünyasında Ben Yaparım demek İq’dan daha çok işe yarar.
  • Deneyim ve öğrenim aynı zaman dilimi içinde yan yana ilerler. Deneyimden önce kavramları vermek, daha sonra yararlı olacağı umuduyla öğrenileni zihinsel bir depoda saklamak anlamına gelir. Öte yandan benim deneyimlerime göre depolanmış bilgi çok çabuk bozulur. Genellikle ihtiyaç duyduğumuzda artık orada değillerdir.
  • Herkes gerçeği söyleyenlere hayran olabilir ama çok az kişi onları işe almak ister.
  • Sinekler Tanrısı – William Golding
  • Bir sonraki adımı sağlama alma ihtiyacı, yolun bizi nereye götürdüğünü ya da yolculuğumuz boyunca çevremize bakmayarak neleri kaçırdığımızı görmekten alıkoyar.
  • Benim cenazeme kaç kişi gelirdi diye kendi kendime sordum.
  • Anlamaya başladım ki, kendi değer ve özlemlerinizi kendi başına şekillendirmek yerine başkalarınınkini kabul etmek çekici ama yanıltıcıdır.
  • Hayatı deiştirmek çoğu zaman başka bir basamağın en altından başlamak anlamına gelebilir, ama tırmanmakta olduğunuz merdivenin yanlış duvara dayalı olduğunu fark ederseniz aslında sizin için karar verilmiştir. Hemen başka bir merdiven bulmalısınızdır.
  • Ücret yapılan bir iş karşılığı ödenir, maaş harcanan zaman için. Ücreti işi yapan hesaplar ve teklif eder maaşı işveren.
  • Konuşup tartışacak birileri olmadığında projeler o kadar da eğlenceli değildir. Birlikte kutlayacak kimse yoksa başarı boş gelir, avutacak kimse yoksa başarısızlık iki katı üzücüdür.
  • İnsanlar yeteri kadarın da bol olduğu bir yerde daha fazlasının peşinde olmanın faydasızlığını sezer. Dünya o zaman daha zengin çeşitli ve daha dürüst bir yer olur.
  • Başlangıçta hammadde ne kadar iyiyse sonuçta notun yüksek olması ihtimali de o kadar artıyordu.
  • Toplumumuzda pek çok şey öğreniliyor sorun şu ki bunların çoğu okullarda öğrenilmiyor. Her zaman böyle olmuştur. En çok ilgimizi çeken şeyler üzerinde çalışırken öğrenmişizdir ve çoğu kişi için bu şeyler okulda değildir.
  • İnsanlarla çalışmayı seviyorum ama onlar için çalışmayı sevmiyorum.
  • Sorun, öğrenmeyi ölçme yolunu tercihimizde yatıyor. Önemli olan sonuç değil, süreçtir. Savların nasıl geliştirildiği ve sonucun nasıl ispat edildiği.
  • Dikkatli ol. Sadece hayatının aşkıyla değil koca bir aileyle evleneceksin. Neyin içine girdiğini bilsen iyi olur; aileler önemlidir, sen de bunu göreceksin.
  • Çocuklarınız arkadaşınız olduğunda o ailenin işe yaradığını hissedersiniz.
  • Bazen hepimiz otomatik olarak bir yere ait olma ihtiyacı duyarız. Kuruluşlar bi işe yaramaz, yeterince kalıcı değillerdir ve becerilerimiz tükendiğinde bizi atmaya eğilimlidirler.
  • Mükemmeliyetin Peşinde – Tom peters, Bob Waterman
  • Guru dünyasında yaşın önemi yok. Önemli olan fikirler ve onların sunuluş şekli. İnsanlar bilgi ve enformasyon ekonomisine girdikçe her zamankinden daha fazla meslek için bu doğru.
  • Lider, toplumun amacının ne olması gerektiğini biliyorsa ve herkesi bunun önemine inandırabilirse, görevinin çok daha kolay olacağını görmek için dahi olmaya gerek yok.
  • Genel olarak insanlar ne yapmaları grektiğini ve nedenini bildiklerinde, bunu yapmak için gerekli becerilere sahiplerse ellerinden geldiğince iyi yapacaklarına güvenilebilir ve başardıklarında uygun bir şekilde ödüllendirilirlerse topluluğun misyonunda başarılı olma ihtimali artar.
  • Olmakta olan şeylerin olmasını sağlamak için kuruluşlarda çok daha fazla zaman harcanmaktadır. İnsanlar ne yapmaları gerektiğini bilirse ve bunu yapma kabiliyetleri de varsa yapmaları için serbest bırakılmalıdırlar.
  • Önceleri öykülerimi iş dünyasından muhtelif vaka çalışmalarından alırdım, ama keşfettim ki insanlar hiç karşılaşmadıkları kuruluşlar yerine sıradan hayatlardan çıkan öykülerle daha kolay bağlantı kuruyor.
  • Ayrıca insanların imajları kavramlardan daha kolay hatırladığına ikna oldum. Resimler zihinlerde teknik terimlerden daha uzun yaşıyor.
  • İdealde kuruluşların çıkarları ve bizimkiler çakışmalıdır ama en çok kendi varlıklarını sürdürmekten daha büyük bir şeyi amaçları olarak tanımlarlarsa başarılı olurlar.
  • Piyasa her şeyi bir ortak paydaya sürüklüyor, aynı şeylerden oluşan bir dünyaya. Etkin ama üzücü. Zevki yaratan farklılıklardır.
  • Hayat ekonomiden daha fazlası demek, özellikle de bomboş yolları ve plajlarıyla güzel bir ülkede yaşıyorsanız.
  • Her sabah bir sürü şey için ilaç alıyordum. Bu ilaçlar bana ölümlü olduğumu her gün hatırlatıyordu. Daha çok ilaç almam gerekmediği için de sanırım şanslıydım.
  • Kendime soruyorum, benim cenazeme gelenler de benimkinin iyi yaşanmış bir hayat olduğunu düşünecekler mi?
  • Her zaman gerçekle yüzleşmeye hazır değilizdir ama kendimizi en iyi de kendimiz tanırız. Ölüm yaklaşırken yaşadığınız hayat tarzı kahhında kendinize karşı dürüst olduğunuz için kaybedeceğiniz az şey vardır.
  • Eskiden sözünüzün emir kabul edildiği ve isminizin önemli olduğu bir yer egidip de orada kimsenin sizin kim olduğunuzu bilmediğini, yüzünüzü görmüş ya da adınızı duymuş olmadığını anlamak kadar faydalı az hayat dersi vardır.
  • Eğer bir tür ölümsüzlük varsa bu başkalarının zihninde ve kalbindedir.
  • Gazetede haklarında çıkacak bir hikaye için tanınmış insanlardan yaptıkları en kötü hatayı düşünmeleri istendiğinde, sonunda bu hatanın en önemli hayat deneyimi olduğunu gördüklerini ve sonradan iyi olmuş dediklerini fark ettim. Onları yeni bir rotaya girmeye iten ve hayatlarının dönüm noktası olmuş bir hata bile olabiliyordu bu.
  • Yaş ilerlerken insanın etkilemek istediği insanların sayısı da azdır. Bu nedenle insan gerçeği kendi gördüğü gibi söyler, istediği gibi yaşar ve sadece değer verdikleriyle zaman geçirir.
  • Jerome’un başarılı olamadığını düşünüp canını sıktığı zamanlar olmuş ama daha sonra yazmaktaki amacının yazma eyleminden aldığı keyif olduğunu fark etmiş. “Kitaplarını yazmak aslında John’un satmayan kitapları için bulduğu telafi gibiydi, ta ki kitap yazmakla satmak arasında hiçbir bağlantı kalmayana kadar. Artık yazılarını en saf amaca yöneltmek için özgürdü: İçinde yaşadığı dünyayı kendine açıklamak.
  • Yazarların aylıkları yoktur sadece birikimleri vardır.
  • Para, pratik faydalarının yanı sıra hala değer yaratabildiğinize dair bir güven de sağlar.