Performansın Üç Yasası, bakış açınızla, ataleti yenmenizle, çevrenizi nasıl etkilediğinizle ilgili genel olarak. Steve Zaffron ve Dave Logan insanların bakış açılarını değiştirmeleri gerektiğini örnek olaylarla açıklıyor.

Bu adamların üzerinde durduğu üç kural var ve kitap bunlar üstünde dönüyor:

  1. İnsanların performansı karşılaştıkları durumu nasıl gördükleriyle bağdaşıktır.
  2. Bir durumun görünme biçimi dille ortaya çıkar.
  3. Geleceğe dayalı dil insanların durumu görme biçimini değiştirir.

 

Kitaptan altını çizdiklerim:performansin_uc_yasasi_kitap

  • Bakış açınız başlı başına dünyanın size görünme şeklinin bir parçasıdır. “Bir durumun size görünüşü” geçmişe (işlerin niçin mevcut gidişat içinde olduğuna) ilişkin görüşlerinizi içerir.
  • Bir şeyi nasıl görüyorsak, öyle olduğunu sanarız.
  • Gerçeklik yanılsaması sizi olayları olduğu gibi gördüğünüze inandırmaya çalışacaktır. Ama helpimiz için geçerli olduğu gibi, size gerçeğin kendisi gibi gelen şey aslında gerçekliğin size görünme biçimidir.
  • Bir şeyin üzerine ısrarla giderseniz ayak direr.
  • İnsanların performansı ve durumları görme biçimi her zaman birbirine denk düşer. İnsanlar yeni bir vizyon yarattıkça, davranışları da otomatikman yaratmakta oldukları şeye uygun düşmeye başlar.
  • Bizi insan yapan, bir geçmiş ve gelecek sahibi kılan, düş kurmamızı, plan yapmamızı, hedef belirlememizi ve hedefe ulaşmamızı sağlayan bir güçtür dil.
  • threelaws.com
  • Söylenmeyenlerin dile getirilmesi alan açar.
  • Çoğu bahanenin çıkış noktası insanların kendilerini güçsüz hissettikleri bir alandaki yakınmadır.
  • Geleceği yeni baştan yazmak insanın kendine bakışını değiştirmesiyle başlar.
  • İnsanlar kendilerine doğru yaklaştığını gördükleri geleceği doğru ilerlerler, günün birinde karşılarına çıkacak gerçek geleceğe doğru değil. İnsanlar gidişatı değiştirecek köklü bir şey yapmadıkça, yöneldikleri gelecek varsayılan gelecek olur.
  • Varsayılan gelecek bugün durumların bize nasıl göründüğüyle doğrudan ilgilidir. Bugün bir şeyler geldiğini görmekte olduğumuz gelecekle savaşmak dışında bir şeyler yapmazsak, bu görme biçimi varsayılan bir kurgu haline gelir. Biz istemesek de, ona karşı koymaya çalışsak da, gerçek olacaktır.
  • Yeni bir gelecek yaratma eylemi önceden belirlenmiş ne tür bir gelecek varsa, onu yerinden eder. Kendine yer edinme gücü vardır.
  • İnsanlar, varsayılan geleceğin dilden kaynaklandığını ve kayda değer bir şey yapmadıkça bizi bekleyen geleceğin böyle olacağını gördükten sonra, yeni bir şey yaratmak için gerekli alanı bulurlar.
  • Varsayılan gelecek nasıl kesin değilse, yaratılan gelecek de olup bitmiş bir şey değildir. Yarattığımız şey aslında tüm benliğimizi adadığımız bir olasılıktır.
  • “Bir lider en etkin konuma, ancak varlığı insanlarca zar zor fark edildiğinde ulaşır. Verdiği iş tamamlanınca, belirlediği amaca ulaşılınca, askerleri bunu kendi başlarına yaptıkları duygusuna kapılır.” Lao Tzu
  • Bir liderin önündeki soru şudur: İnsanlara sizinle birlikte bu geleceği yazma gücünü ve yetkisini verecek misiniz ve böylelikle yeni bir örgüt tipi yaratacak mısınız?
  • Gelecekte varlığını sürdürmek isteyen her örgüt her şeyini terk etmeye hazır olmalıdır.” Peter Drucker
  • Sağlamlık, her durumda tutarlı konuşmak, koşullar elveriyorsa sözümüzü tutmak, tutamayacağımız zaman haber vermek ve sonuçlarına katlanmak bizi tam, eksiksiz ve güçlü kılar.
  • Benliğin konuşma yoluyla dilde ortaya çıktığını unutmamak kilit önemdedir.
  • Şirketinizdeki herkes “aynı filmi yapıyor” olsaydı, ortaya nasıl bir sonuç çıkardı? Yahut önemli, belki de farklılık yaratacak ortak bir hedefe doğru çaba harcasalardı?
  • Bir örgütün benliği belirginleşince liderler öne çıkar ve geleceğe dayalı bir dil kullanarak bildirimlerde bulunur. Yöneticiler öne çıkarak, bu bildirimleri hayata geçirecek sistemleri, süreçleri, politikaları ve prosedürleri oluşturur.
  • Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor, ama kendini değiştirmeyi düşünen yok.” Leo Tolstoy
  • Söyleyecek işe yarar bir şeyin yoksa, bu eksiğini yetkili birinden duyduklarını aktararak yapabilirsin.
  • Kendi krizinizi yaratmak için önce ayaklarınızın nereye çivilenmiş olduğunu saptamanız gerekir. Şimdi size, tek çıkış yolunun dönüşüm olduğu bir kimlik bunalımı yaratmak için yardımcı olabilecek bir iki soru önereceğiz:
    1. Yaşamınızın hangi bölümünde ters giden ya da istediğiniz gibi gitmeyen şeyler var?
    2. Yaşamınızın hangi alanında güç, özgürlük, tatmin ya da kendini ifade yoksunluğu çekiyorsunuz?
  • Yalnız değer verdiğimiz şeyleri besleriz.
  • Yeni bir şey öğrenme süreci, yeni bilgileri eski bilgilerimize uyarlayarak kavrama yöntemi olarak görülebilir.
  • İnsanları eyleme yöneltecek bir iletişim kurun. Kendinizi maçın kazanılmasında sorumlu hissedin.
  • Direniş sağanak yağışa benzer: Yağınca sizi de ıslatır, şehsen üzerinize alınmayın.