Son  zamanlarda ne kadar çok Atatürkçü var değil mi? O kadar farklı taraflardan ki bu kişiler, insan “ne alaka” diyor ister istemez. Asım Aslan’ın yazdığı Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük kitabı da tam olarak bununla ilgili. Atatürk’ün farklı zamanlarda söylediklerinin istenen tarafa çekilebileceğini, kişinin asıl amaçlarına bir perde sağlayabileceğini gösteriyor.

Kitabın ilk baskısı 1972 yılında yapılmış. Ancak içeriği geçerliliğini koruyor. İzmit’te bir sahafta buldum kitabı; Kocaeli Belediye Başkan Yardımcısı Durmuş Ali Yalnız adına 1990’da imzalanmış, 6. baskı.

Farklı farklı bir sürü Atatürkçü var;  Papağan Atatürkçüleri, tören, reklam, korku, moda, söylev, ticaret, gardrop, tekelci, Atatürk düşmanı, 10 Kasım, 50. yıl, 100. yıl, 60. yıl, olağanüstü dönem, siyasal dönem ve ruh Atatürkçüleri..Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük - Asım Aslan - devrim cumhuriyet

Kitaptan altını çizdiklerim:

  • “Her toplumsal oluşumun gelişebilmesi için daha elverişli bir zaman olacaktır. Önderi güçlü kılan bu zamanı iyi ayarlayabilmektedir.” Muzaffer Hacıhasanoğlu
  • İhtilallerde zaman ve fırsat, taktik bakımından, büyük önem taşır. Fırsatı kollayan, zamanı seçmede yanılmayan ihtilaller başarı sağlarlar. Atatürk, bu cihetlere çok dikkat ederdi. Zamanı çok güzel seçer, fırsatı asla kaçırmazdı. Zamanı gelmedikçe acele etmez, sabrederdi. Koruk sabırla helva olur. O kadar sabrederdi ki yerinden kıpırdamayacak sanırıldı. Hakikatte prensiplerden bir zerresini feda ettiği görülmemiştir. O, sabreder, fakat bir de fırsatı ve zamanı ele geçirince, ihtilalin prensibini uygulama alanına koymakta dakika geçirmezdi. Prensip tatbikata girince, onun aksi olan eskiliğin yerinde yeller eserdi. Cumhuriyetin ilanı böyle oldu. (…) Şapka giymek, laik devlet hep böyle oldu.
  • “Zamanı beklemek, fırsatı kaçırmamak; işte ihtilalcinin başarı tılsımları.” Mahmut Esat Bozkurt
  • Atatürk’ün sözlerinden, düşüncelerinden alıntılar yaparak, fikirlerinden işinize geleni ele alarak, belli bir zamanda belli bir nedenle söylediği bir sözünün, belli bir zamanda belli bir nedenle takındığı bir tutumunu, davranışını esas tutarak O’nu istediğiniz gibi gösterebilirsiniz, kılıktan kılığa sokabilirsiniz. Ancak, bu durum gerçeği yansıtmaz.
  • Bu düzen, köşe dönme düzeni. Allahı, dini, peygamberi, kitabı, namusu para olan, paraya tapan, paraperest insanlar yetiştiriyor, bu düzen.
  • Gerçeği söylemek gerekirse Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü yasa zoruyla ayakta tutuyoruz. Pek çok kişi bu yasadan korktuğu için Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü sever görünüyor. Bunların Atatürk’ü sevmeleri zorakidir, korkudan öyle görünüyorlar.
  • Kanımca, önemli olan, Atarürk’ü yasa olmadan, yasa korkusu olmadan sevdirebilmektir.
  • “Atatürk’ün belli bir öğretisi yoktur. O, düşünceyi eylemden ayırmayan, düşünceyi eylemle gerçekleştirmek, eylemi de düşüncenin kaynağından getirmek sürecini uygulamış, böylece varlığın akış ilkesine günü ve geleceği için uymuş bir devrimcidir.” Azra Erhat
  • “Atatürkçülük, Atatürk’ü aşmak demektir.” İlhami Soysal
  • Atatürkçülük, ne yazık ki, hangi niyetle yenilirse o tadı veren bir muz niteliğine dönüştürülmüştür.

Bahsedilmesi gereken bir diğer konu da yazar Yozgat ili Hukuk İşleri Müdürü Asım Aslan‘ın yazdığı bir yılbaşı tebriği üzerine soruşturma başlatılması ve görevden alınmasıdır. Yazdığı yılbaşı tebriği aşağıdaki şekilde:

“Yeni yılınızı insan haklarının çiğnenmediği, düşünce suçunun olmadığı, demokrasinin tüm kurumlarıyla işler hale geldiği, emekçi sınıfların da kapitalist sınıflar gibi örgütlenip devlet yönetiminde söz sahibi oldukları, milli gelirin adil dağıtıldığı, sosyal adaletin gerçekleştiği, ekonomimizin, IMF’nin, holdinglerin, para babalarının çıkarlarına göre değil, çalışan geniş halk kitlelerinin çıkarlarına göre yönetildiği, kalkınmış, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış, tam bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın, kardeşliğin, dosluğun, sevginin egemen olduğu, yepyeni bir Türkiye’nin özlemiyle kutlar, sağlık, başarı, mutluluk, esenlikler diler ve saygılar sunarım.” Asım Aslan

Yukarıdaki tebriğe katılırsınız ya da katılmazsınız. Ben katılıyorum..