Sayın Cumhurbaşkanı’mız daha birkaç gün önce uzlaşma ve empati çağrısı yaparken rektör atamalarında bu söylemlere oldukça ters düştü.
21 rektör atamasının dokuzunda seçim sonuçlarına uyulmadı. Sezer döneminde de olmuştu böyle bir durum ancak Gül dönemindeki bu oran çok yüksek.
Atanan ve birinci seçilerek atanan rektörlerin oranının 2007 seçim sonuçlarına oldukça yakın olması dikkat çekici.
Rektör atama süreci ise çok acayip. Önce muhtarlık seçimi gibi bir şey, sonra YÖK tavsiyesi, son olarak da Cumhurbaşkanı’nın ataması. Ne anladık bu işten? Rektörleri Cumhurbaşkanı atayacaksa ilk iki adım neden; Oradaki insanların gönlünü yapmak için mi?
Ne şekilde olursa olsun onca rektörün ataması tek elden yapılmamalı.
Demokrasiden konuşmak çok moda bu aralar. Biz de uyalım. Hani demokrasi? :)
Şaka bir yana, merkeziyetçiliğin arttığı yerde demokrasiden konuşmak güçleşir. Üniversitelere müdahale mümkün olduğunca az olmalı. Rüzgar ne tarafa eserse o tarafa savrulmamalı yüksek öğretim kurumlarımız.
Rektör atamalarını neden Cumhurbaşkanı yapar halen anlayabilmiş değilim zati. Yıllar önce de anlamamıştım şimdi de anlamıyorum. Zamanla değişeceğine inanıyorum. Bu meseleyi sadece mevcut Cumhurbaşkanına indirgeyerek değerlendirmek doğru olmayacaktır.
Üniversiteler daha özerk olmalı bence de. Ama bunun olabilmesi için önce üniversite hocalarının daha demokratik olmayı becerebilmesi lazım. Ne bileyim mesele yedi sülalesini üniversiteye asistan diye doldurma gayretinde olmamalı. Yeri geldiğinde yetkilerinin kısıtlanmasına razı gelebilmeli. Kendisiyle farklı düşünen öğretim üyelerine karşı cadı avı başlatmamalı vs.