Akış, hayatımızda kendimizi dünyanın döndüğünü unutturacak şekilde kaptırdığımız uğraşlara olan ihtiyacımızı, bu duruma nasıl daha rahat geleceğimizi, geldikten sonra da yaşamımızı nasıl anlamlandıracağımızı anlatan mutluluk bilimi kitabı.

Mihaly Csikszentmihalyi, Akış kitabında çok doğru örneklere yer veriyor. Birçok araştırma hikayeleştirilerek anlatılıyor.

Akış durumuna bilinçli olmasak da mutlaka girmişizdir. Geçmişe bakıldığında yapılan iş ne kadar zor ne kadar uzun olursa olsun bu durumun bize yorucu gelmediği olmuştur. Bu aslında zamanın akışı. Zamanın nasıl akıp gittiğinin anlaşılamaması.

Mutluluk ve haz anlarının genel olarak kısa sürüyormuş gibi gelmesi akış durumunda olunmasından kaynaklanıyor.

Çok yorumda duyduğum ancak yeni okumaya fırsat bulabildiğim bir kitap oldu Akış. Başvuru kaynağı olabilecek nitelikte.

Çok fazla not aldım, bunu da ancak notları yazarken fark ettim. Kitap okuma eylemi de sık sık akışa girilebilecek eylemlerden biriymiş; Kitabın kendisini okurken de bahsettiği durum içine farkında olmadan girilebiliyor.

Akış – Mutluluk Bilimi kitabından altını çizdiklerim:

Mutluluk Yeniden Ziyaret Ediliyor

  • Mutluluğun kendisi sadece mutluluk olduğu için aransa da diğer tüm hedeflere – sağlık, güzellik, para veya güç – bizi mutlu etmesini beklediğimiz için değer veririz.
  • Kendi iç deneyimlerini kontrol etmeyi öğrenen insanlar hayatlarının kalitesini belirmeyebilirler ve bu da her birimizin mutlu olmaya en çok yaklaşabileceği durumdur.
  • “Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorun, ve mutluluğunuz bitecektir.” J. S. Mill
  • En iyi anlar genelde, bir kişinin bedeni ve zihni zor ve değerli bir şeyi başarmak için gönüllü bir çabayla sınırlarına kadar zorlandığında olur.
  • Hayatın kontrolünü ele almak hiçbir zaman kolay değildir ve bazen acı verici olabilir.
  • Mutluluk arayışındaki kısmi çözümler işe yaramaz.
  • “Düşünce kurgularında temel bir değişim olmadıkça insanlığın genel durumunda büyük bir gelişim mümkün değildir.” J. S. Mill
  • Dinler hayatın anlamsızlığıyla başa çıkmak için sadece geçici olarak başarı sağlar.
  • Zevk aramanın kendi kişisel avantajımız için değil türün korunması için genlerimizde inşa edilmiş bir refleks tepkisi olduğunu anlamak önemlidir.
  • “Dış şeyler size acı veriyorsa sizi rahatsız eden onlar değil, sizin onlara dair kendi hükümlerinizdir. Ve şimdi bu hükmü ortadan kaldırmak için gücünüz var.” Marcus Aurelius

Bilincin Anatomisi

  • Dikkat, deneyimin kalitesini iyileştirme görevinde en önemli aracınızdır.
  • Her akış olayından sonra insan daha eşsiz, daha az tahmin edilebilir birisi olur ve daha az rastlanır becerilere sahip olur.

Akış - Bilinç

Haz ve Yaşam Kalitesi

  • İnsan, hayatı iyileştirmek için deneyimin kalitesini iyileştirmelidir.
  • Para, nasıl kullanıldığına bağlı olarak mutluluğu artırabilir ya da azaltabilir.
  • Haz alınan olaylar, kişi sadece önceki bir beklentiyi karşıladığında veya bir ihtiyaç ya da arzuyu giderdiğinde değil aynı zamanda yapması için programlandığı şeyin ötesine geçip beklenmedik belki de daha önce hayal bile edilmemiş bir şey başardığında meydana gelir.
  • İnsan değersiz bir hedef seçerse buna ulaşmak haz vermez.
  • Akış deneyiminde en çok bahsedilen boyutlarından birisi, deneyim devam ederken, kişinin hayatın tüm hoş olmayan yanlarını unutabilmesidir.
  • İnsanların hoşlandıkları şey kontrolde olma hissi değil zorlu durumlarda kontrol uygulayabilme hissidir.
  • İnsan zevk veren bir aktiviteyi kontrol etme becerisine diğer şeylere dikkat edemeyecek kadar bağlı hale geldiğinde nihai kontrolü kaybeder: Bilincin içeriğini belirleme özgürlüğünü. bu nedenle akış üreten eğlenceli aktivitelerin potansiyel olarak bir olumsuz yönü vardır: Zihinde düzen yaratarak varoluşun kalitesini artırma becerileri varken bağımlılık yaratıcı hale gelebilirler ve o noktada, öz, belirli bir düzenin esiri olur ve sonra hayatın belirsizlikleriyle uğraşma isteğini kaybeder.
  • Öğrenilmesi gereken görev diğer insanların hayatlarından haz alma şanslarını yok etmeden kendi günlük hayatınızdan nasıl haz alacağınızı öğrenmektir.

Akışın Koşulları

  • İnsan aynı şeyi uzun süre, aynı seviyede yapmaktan zevk almaz. Ya sıkılır ya da hayal kırıklığına uğrarız ve sonra kendimizi eğlendirme isteği yeniden bizi becerilerimizi geliştirmeye veya bunları kullanmak için yeni fırsatlar keşfetmeye zorlar.
  • Bu kitabın ana konusu optimum deneyim fenomenini keşfetmek ve okuyucunun bu fenomene aşina olmasına yardım etmek..
  • Yavaş yavaş kendime ve eksikliklerime karşı kayıtsız olmayı öğrendim; dikkatimi giderek artan bir şekilde dış nesnelere odakladım: Dünyanın durumu, bilginin farklı dalları, sevdiğim kişiler.” Bertrand Russell

Akıştaki Vücut

  • En basit fiziksel eylem bile akış üretecek şekilde dönüştürüldüğünde haz verici olur. Bu süreçteki gerekli adımlar şunlardır:
    • Genel bir hedef ve mümkün olduğunda gerçekçi yapılabilir alt hedefler belirlemek
    • Seçilen hedefler bakımından ilerlemeyi ölçmek için yöntemler bulmak
    • Yapılan işe odaklanmak ve aktivitedeki zorluklarda giderek artan bir biçimde daha ince ayrımlar yapmaya devam etmek
    • Mümkün olan fırsatlarla etkileşime geçmek için gerekli becerileri geliştirmek
    • Aktivite sıkıcı hale gelirse zorlukları artırmaya devam etmek
  • Haz, ne yaptığınıza değil bunu nasıl yaptığınıza bağlıdır.

Düşüncenin Akışı

  • Vücudun her fiziksel potansiyeline karşılık bir akış aktivitesi olduğu gibi, her zihinsel işlem de kendi özel haz biçimini yaratabilir.
  • Zihinsel bir aktiviteden zevk almak için insan fiziksel aktiviteleri zevkli hale getiren benzer koşulları karşılamalıdır. Sembolik alanda bir beceri olmalıdır; kurallar, bir hedef ve geri bildirim alma yöntemi olmalıdır. İnsan kendi becerilerine uygun seviyede fırsatlara odaklanabilmeli ve onlarla etkileşime girebilmelidir.
  • Hatırlayacak bir şeyi olmayan bir insan için hayat ciddi biçimde kısır hale gelebilir.
  • Dış dünya acımasız olduğunda, sembolik bir içsel sistem kurtuluş olabilir. Zihninin içinde üzerinde çalışabileceği taşınabilir  kuralları olan herkesin büyük avantajı vardır.
  • Merak, dikkatli gözlem yapmayı, olayların disiplinli biçimde kaydedilmesini ve insanın öğrendiklerinin altında yatan düzenleri didiklemesi için yöntemler bulmasını içerir.
  • Uzmanlaşma daha iyi düşünmek içindir ve kendi başına bir amaç değildir.
  • Bilimsel yöntemin altında yatan şüpheci disipline ve karşılıklı eleştiriye dair eğitim almadan ön yargılı amaçlarla bilginin alanlarına giren sıradan kişiler, daha acımasız, gerçekten daha da uzaklaşmış ve hatta en yozlaşmış alimlere dönüşebilirler.

Akış Olarak İş

  • Çevrelerindeki fırsatlarla oynayan ve bunları dönüştüren insanların deneyimlerinin kalitesi, değiştiremeyeceklerini hissettikleri çıplak gerçekliğin sınırları içinde yaşamayı kabul etmiş insanların hazzından belirgin bir biçimde daha gelişmiştir.
  • İş doğal olarak bir oyuna ne kadar çok benzerse – çeşitlilik, uygun ve esnek zorluklar, net hedefler ve onlık geri bildirimle – çalışanın gelişim seviyesinden bağımsız olarak o kadar çok eğlenceli hale gelir.
  • İronik bir biçimde işten keyif almak, boş zamandan keyif almaya göre daha kolaydır çünkü akış aktiviteleri gibi içsel hedefleri, geri bildirimleri, kuralları ve zorlukları vardır ve bunların hepsi işe katılan kişinin konsantre olmasına ve kendini kaybetmesine yardımcı olur. Öte yandan, boş zaman yapılandırılmamıştır ve zevk alınacak bir şekle sokulması için daha çok çaba gerektirir.
  • İşlerinden hoşlanmayı, boş zamanlarını israf etmemeyi öğrenen insanlar bir bütün olarak hayatlarının çok daha değerli olduğunu hissederler.

Yalnızlıktan ve Diğer İnsanlardan Zevk Almak

  • Büyük şehirlerin sağladığı insan ilişkilerinin yoğunluğu yatıştırıcı bir merhem gibidir; bu tür merkezlerdeki insanlar bu etkileşimler nahoş veya tehlikeli bile olsa bunun keyfini çıkarırlar.
  • En kötü ruh hali yalnız olmak ve yapılması gereken bir şeyin olmamasıdır.
  • İnsanın aşk hayatı, sağlığı, yatırımları, ailesi ve işi ile ilgili endişeler her zaman dikkatin çeperinde durur ve konsantrasyonumuzu gerektirecek bir durum kalmayana kadar orada beklerler.
  • Kişi zihnini biçimlendirmek için kimyasallara bağlı kaldığında onu kendi başına kontrol edebilme becerisini kaybetme riski alır.
  • “Yalnızlıktan zevk alan insan ya vahşi bir yaratıktır ya da bir Tanrı.” Francis Bacon
  • Kişi hedeflerini değiştirirse özü de sonuç olarak değişecektir çünkü öz, hedeflerin toplamı ve düzenidir. Bu anlamda herhangi bir ilişkiye girmek özün dönüşümünü gerektirir.
  • Boşanma oranlarındaki artış aşkın veya ahlaki bağın azalmasından çok, muhtemelen kadınların iş imkanlarını arttıran iş gücü pazarındaki değişimlerin ve iş yükünü azaltan ev eşyalarının yaygınlaşmasının sonucudur.

  • Akış sağlanması için ailenin varoluşu için bir amacı olmalıdır.
  • Ebeveynlerin ve çocukların psişik enerjilerini ortak hedeflere odaklamak için olumlu hedefler gereklidir.
  • Bütünleşmiş bir ailede her bir kişinin amacı diğeri için önemlidir.
  • Uzun vadeli hedeflere ek olarak, sürekli olarak kısa vadeli hedeflerin olması da çok önemlidir.
  • Kişinin, ailesinin gözündeki değerini bilmesi ona risk alması için güç verir; aşırı rahatlık genelde onaylanmama korkusu yüzünden olur. Bir insan, ne olursa olsun ailesinde güvenli bir duygusal temeli olduğunu bilirse potansiyelini geliştirmeyi denemek onun için çok daha kolaydır.
  • İnsanın en gizli hislerini ve düşüncelerini bir başka insanla özgürce paylaşmasına kadar zevk veren çok az başka şey vardır.
  • Önemli olan kişinin bir hedef belirlemesi, psişik enerjisinini odaklaması, geri bildirime dikkat etmesi ve zorluğun kendi becerilerine uygun olduğundan emin olmasıdır. Eninde sonunda etkileşim canlanacak ve sonrasında akış deneyimi gelecektir.
  • Kendi hayatlarını kontrol etmeyi öğrenmeden, herkes için daha iyi bir hayat kurmaya çalışanlar sonunda her şeyi daha berbat ediyor.

Kaosu Aldatmak

  • İnsan, ay sonundan önce parasının biteceğinden endişe etmiyorsa ancak o zaman haz ve zevk arasındaki farka kafa yorabilir.
  • Öznel deneyim, hayatın boyutlarından birisi değil hayatın kendisidir. Maddi koşullar ikincildir: Bizi sadece dolaylı olarak deneyimle etkilerler.
  • Hayattaki en iyi şey, kendini bilmektir.
  • Doğduğumuzda olduğumuzdan daha zeki veya daha sosyal olmak zordur. Ama nasıl başa çıktığımız hem stresin ne tür etkileri olacağını belirleyen en önemli etkendir, hem de en esnek olan ve kişisel olarak kontrolümüz altındaki kaynaktır.
  • Zenginliğe dair iyi şeyler istenir ama tersliklerin olumlu sonuçlarına hayran olunur.
  • Neden bazı insanlar stresle güçsüzleşirken, diğerleri bundan güç alır? Temelde yanıt basittir: Umutsuz bir durumu kontrol edilebilir yeni bir akış aktivitesine nasıl dönüştüreceğini bilenler bundan zevk alırlar ve bu zorluktan daha güçlü olarak çıkarlar.
  • Hayattan zevk alan birisi ve hayattan bunalmış birisi arasındaki fark, bu tür dış etkenlerin ve kişinin bunları yorumlama biçiminin -yani bu zorlukları tehdit veya eylem için fırsat olarak görmesinin – bileşiminin bir ürünüdür.
    1. Amaçlar belirlemek: Akışı yaşamak için insanın peşinden gideceği belirli hedefleri olmalıdır.
      • Hedef seçmek, zorlukları tanımakla ilgilidir.
      • Kararlarının sahibi olduğu hissine sahip olan insan, hedeflerine daha güçlü biçimde bağlıdır. Eylemleri güvenilir ve içsel olarak kontrollüdür.
    2. Aktiviteye dalmak: Eylem için bir sistem seçtikten sonra ototelik bir kişiliği olan insan yaptığı işe derinden dahil olur.
    3. Olanlara dikkat etmek: Konsantrasyon dahil olmayı sağlar ve bu da ancak sürekli olarak dikkat girdisiyle sürdürülebilir.
    4. Anlık deneyimden keyif almayı öğrenmek: Ototelik bir öze sahip olmanın sonucu, kişinin objektif koşulların kötü ve sert olduğu durumlarda bile hayattan zevk alabilmesidir.
      • Rastgele olayları akışa dönüştürmek için, insan, kapasitesini artıran, kendini olduğundan fazlası yapan beceriler geliştirmelidir.

Anlam Yaratmak

  • Hayatın bir anlamı olmadığı doğrudur, tabi eğer bu amaçla doğanın dokusuna ve insanın varoluşuna işlenmiş her bir kişi için geçerli nihai bir hedeften bahsediyorsak. Ama buradan hayata anlam verilemeyeceği sonucu çıkmaz. Kültür ve medeniyet dediğimiz şeyin büyük bir kısmı, insanların, genelde çok kuvvetli ihtimallere karşı kendilerine ve onlardan sonra gelecek insanlara bir amaç hissi yaratmak için yaptıkları şeylerden oluşur.
  • Anlam yaratmak, insanın eylemlerini tek bir birleşik akış deneyimine dahil etmesini ve böylece zihninin bileşenlerine düzen getirmesini gerektirir.
  • Hayatlarını anlamlı bulan insanların genelde tün enerjilerini alacak kadar zorlu, hayatlarına değer katabilecek bir hedefleri vardır.
  • Akışı yaşamak için, insanın eylemleriyle ilgili hedefler belirlemesi gereklidir: Bir oyunu kazanmak, bir insanla arkadaş olmak, bir şeyi belirli bir şekilde başarmak. Hedefin kendisi genelde önemli değildir; önemli olan insanın dikkatini odaklaması ve bu dikkati başarılabilir ve haz veren bir aktiviteye dahil etmesidir.
  • Hayatın anlamı anlamdır: O anlam her neyse ve nereden geliyorsa gelsin hayata anlam veren birleşik tek bir amaçtır.
  • “İsteyen ama eyleme geçmeyen kişi vebayı besler.” Blake
  • Yaşamı her şeyi kapsayan bir akış aktivitesi içinde birleştirmenin muhtemelen en tatmin edici yöntemi idealistik olandır.
  • Her hedef, bir dizi sonucu göze almayı gerektirir ve insan bunları hesaba katmaya hazırlıklı değilse hedef anlamsızlaşır. Zorlu bir zirveye tırmanmaya karar veren dağcı, tırmanışın büyük kısmında tükenmiş ve risk altında olacağını bilir. Ama çok çabuk vazgeçerse yolculuğunun çok az değeri olur. Aynı şey, tüm akış deneyimleri için geçerlidir: Hedefler ve gerektirdikleri çaba arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Hedefler, daha başta talep ettikleri çabayı doğrular ama daha sonra çaba hedefi doğrular. İnsan eşiyle, hayatı paylaşmaya değer bulduğu için evlenir ama sonra bu doğruymuş gibi davranmazsa ilişki zamanla değerini kaybetmeye başlar.
  • Bugün karşılaştığımız zenginlik seçenekleri, kişisel özgürlüğü yüz yıl öncesinde bile düşünülemeyecek bir seviyeye çıkarmıştır. Fakat eşit derecede çekici olan bu seçeneklerin kaçınılmaz bir sonucu, amacın belirsizleşmesidir. Belirsizlik de kararlılığın altını oyar ve kararsızlık sonunda tercihin değerini düşürür. Bu nedenle, özgürlük hayatta anlam geliştirmeye yardım etmeyebilir tersi de geçerlidir. Bir oyunun kuralları fazla esnek olursa, konsantrasyon dalgalanır ve bir akış deneyimi yaşamak daha zor olur. Tercihler daha az ve net olduğunda bir hedefe ve gerektirdiği kurallara kendini adamak daha kolaydır.
  • Dışarıda bize “İşte üzerine hayatını harcamana değecek bir hedef,” diyecek kimse yoktur. Çünkü kabul edilecek mutlak bir kesinlik yoktur ve her insan nihai amacını kendisi keşfetmelidir.
  • Aktivite ve düşünce ideal olarak birbirini tamamlamalı ve desteklemelidir. Eylem kendi başına kör, düşünce ise acizdir.
  • Bir hedefe çok fazla enerji harcamadan önce temel soruları sormak değerlidir: Bu gerçekten yapmak istediğim bir şey mi? Yaparken zevk alacağım bir şey mi? Öngörülen gelecekte bunu yapmaktan zevk alacak mıyım? Benim ödeyeceğim bedel buna değecek mi? Bunu başarırsam kendimle barışık olacak mıyım?
  • Hedefler iyi seçilmişse ve zorluklara rağmen onlara sadık kalma cesaretimiz varsa çevremizdeki eylemlere ve olaylara o kadar çok odaklanırız ki mutsuz olmaya zamanımız olmaz. O zaman hayatın hengamesinde her düşünce ve duyguyu uyumlu bir bütüne uyduran doğrudan bir düzen hissi yaşarız.
  • Hayvanların hayatlarını insan gözünden yorumlayacak olursak çoğu zaman akış içinde oldukları sonucuna varırdık çünkü genel olarak ne yapılması gerektiğine dair algıları yapmaya hazırlandıkları şeyle birleşir.
  • Kişinin amacı evrensel akışla birleştiğinde, o zaman anlam sorunu çözülecektir.