Siyasal bir partinin kapatılması çok doğru değil ancak varlığı cumhuriyetin temel ilkelerine zarar veriyor ve milleti ayırıyorsa gerekli bir hal alır.

AKP’nin genel stratejisi önce zemin hazırlamak, sonra harekete geçmek.

Türban karmaşasını yaratan AKP’nin ta kendisi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Avrupa’da yaptığı bir konuşmada türbandan bahsetti. Bu sayede türbanı Avrupa Birliği’nin bir dayatması gibi göstermeye çalıştı.

Türbanın gündemi yoracağı kesindi. Türban tartışmaları arasında vakıflar yasası ve sosyal güvenlik reformunu (ne reform ama!) hızlıca onayladılar. Doğru mu yanlış mı millet anlayamadan vekilleri işi bitirdi.

Kapatma davası olasılığına karşı AKP hazırlıklı aslında. Bir önceki meclis döneminde yanlış hatırlamıyorsam siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran bir çalışma yapmışlardı.

Açıkçası kapatma davası açılacağını beklemiyordum. Kapatma davasını öğrenen AKP yönetimi olağanüstü toplandı bildiğiniz üzere. Ne konuşulduğunu kimse bilmiyor tabi ki, sadece tahmin yürütebiliriz.

Tahmin etmek zor değil, konuşulan durumu değerlendirmek ve AKP sözcülerinin hangi ortak ağzı kullanacağını belirlemek.

AKP’liler konuşmalarında iddianamade belirtilen laiklik karşıtı olayların odağı olduklarının reddini öne çıkartmıyorlar. Savunmalarının ana konusu suçlamayı reddetmek değil, bu davanın (aldıkları oy oranına güvenerek) halka karşı bir yanlış olduğu yönünde. Yanlış olan dava değil, AKP’nin icraatları belli ki.

Kapatma davası sürecinde AKP’nin amacı, milleti yargı kurumlarıyla karşı karşıya getirmek, zıtlaştırmaktır. Her zaman muhalefi milleti kutuplaştırmakla suçlayan AKP, aslında bu oyunun başrolünde.