Empati, Adam Fawer’in Olasılıksız‘dan sonra okuduğum ikinci kitabı. Empatların savaşı anlatılıyor kısaca. Giriş biraz sıkıcı ve kopuk olsa da sonrasında olaylar birbiri ardına gelişiyor.Empati (Adam Fawer)

Empat da neymiş? Empati yeteneği tavan yapmış, başkasının duygularını anlamakla kalmayıp onların davranışlarını da etkileyebilen insan olarak tanımlanabilir. Duygular ise renk patlamalarıyla, kulağa hoş gelen melodilerle ya da bir dokunuşla anlaşılıyor.

Biraz uçuk konular işlense de Empati‘de sürekli bir öğrenci-öğretmen ilişkisi var. Bu sebeple fiziksel ve biyolojik olaylar sık sık açıklanıyor. Metafiziğin de bu romanın önemli bir parçası olduğunu unutmamak lazım.

Empati‘den altını çizdiklerim:

  • Geğirmek, Fransa’da aşçıya duyulan saygının belirtisidir.
  • Nereden geldiğinizi bilmeden nereye gideceğinizi de bilemezsiniz.
  • Ya espriye katıl ya da esprinin konusu ol.
  • Sineztezi?
  • Manyetik alanlar elektrik alanlar arasındaki, elektrik alanlar ise yüklü parçacıklar arasındaki gücü temsil eder.
  • En az varsayımı olan teori genelde doğrudur.
  • İnsan doğası üzerine bir inceleme – David Hume.
  • İnsan anlığı üzerine bir deneme – John Locke. (Bu kitabı daha önce almıştım ancak okumaya zamanım olmadı.)

Romanın geçtiği zaman (Lost‘taki gibi) bir ileri bir geri gidiyor. Bu yüzden biraz hızlı okumakta fayda var. Tersi durumda olayları ilişkilendirmekte zorlanabilir insan. Empati’nin özellikle sonu beklenmeyen şekilde güzel bitti. Önce Olasılıksız‘ı sonra Empati‘yi arka arkaya okumanızı tavsiye ederim.