Kırlangıç Çığlığı, Başkomiser Nevzat ve ekibinin peşine düştüğü bir seri katil hikayesini ve dallandırmalarını anlatıyor. Ayrıca Ahmet Ümit dönemin gündem maddeleri olan çocuk istismarı, Suriyeli mülteciler, organ mafyası gibi konuları hikaye ile birleştirmiş.

Başkomiser Nevzat biraz yaşlanmış gibi. Diğer romanlardaki halini tam hatırlayamadım ancak bu romanda fazla babacan geldi. “Arka Sokaklar” dizisinden kesitler ve Rıza Baba’yı çağrıştırıyor.

Ahmet Ümit romanlarıyla özdeşleşti tabi Başkomser Nevzat karakteri ama gençleşmesi ve teknolojiye uyum sağlaması güzel olurdu.

Kırlangıç Çığlığı kitabından altını çizdiklerim:

  • Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
  • Çok iyi tanırdım bu türden insanları, başarısızlıkla, kötülükle, en küçük bir olumsuzlukla bile yüzleşmek istemezlerdi. Hatta olumsuzluğun var olduğunu da kabul etmezlerdi. Kendileri iyi oldukları zaman bütün dünyanın da iyi olacağını zannederlerdi. Üstelik hayat sürekli olarak onları düzeltmesine rağmen vazgeçmezlerdi bu aptalca iyimserliklerinden.
  • Biz de bir roman okuduğumuzda kendi dertlerimizi, sıkıntılarımızı unutmaz mıyız? Muhtemelen Akif Soykan da bu hayata ancak böyle katlanabiliyordu.
  • Biz niye bulaştık bu Suriye davasına Başkomserim? İnsani yardım tamam, ama sanki savaşın tarafıymış gibi davrandık. Niye? Ne işimiz vardı bizim Suriye’de?
  • Hiçbirine itiraz etmedim çünkü hepsinin gerçek olma ihtimali vardı, hiçbirini kabul etmedim, çünkü hepsinin de kanıtlanmaya ihtiyacı vardı.
  • Alçaklıkların en rezili siyasi alçaklıktır Münircim, buna bir de mezhep ve dini karıştırırsan, bildiğin şerefsizlik çıkar ortaya.. İşte şu anda onu yaşıyoruz. Üstelik bunun bedelini, bütün millet ödüyor.
  • Sen de çok iyi biliyorsun ki, söylemediklerin, söylediklerinden daha fazla.
  • Seri katillerin cinayetleri bir tür ibadet gibidir.
  • Emin olduğum için değil, ama emin olmaya ihtiyacım olduğu için kararlılıkla yardımcımı savundum.
  • Sevinç çığlıkları değil bunlar, ,acı dolu haykırışlar. Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.
  • Güven, insanı zayıf kılar.
  • Bilirsiniz, marifet iltifata tabidir. Yaptıklarınızın etkisini başkalarının gözünde görmedikten sonra ne anlamı var..
  • Kimya okumuştu, ama o işte parayı bulamayınca müteahhitliğe yönelmişti. Günümüz Türkiye’sinin en revaçta mesleği. Gelişmiş bir zekaya ihtiyaç yok, bilgiye ihtiyaç yok, emeğe ihtiyaç yok, tüccar kurnazlığı yeter. Biraz para lazım, biraz siyasilere yakınlık, biraz da belediyelerle iyi ilişkiler.