Böyle bir eki varmış Milliyet‘in. Her gün bakmadığım okumadığım bir gazete olsa neyse. Genellikle internetten takip ederim; hiç bu gencim ile ilgili bir tanıtıma, anasayfasında, bloglarında ufak da olsa bir bilgi notuna rastlamadım. Bu ekin yayınında 8 hafta geride kalmış. Milliyet’in böyle bir eke daha çok sahip çıkması gerekirdi.
3 Mayıs’taki eki Galatasaray Üniversitesi öğrencileri tarafında hazırlanmış. Olay basit. Milliyet sosyal sorumluluk ilkesini yerine getirip, gençlerin sesine kulak vererek 12 üniversiteye kendi gazetelerini çıkarma fırsatı tanımış. Tabi bu üniversiteler kafaya göre seçilmemiş. Aydın Doğan Vakfı 18. Genç İletişimciler Yarışması’nda yazılı basın dalında ödül alanlara bu hak tanınmış.

Gazetede göze çarpan şey reklamların azlığı; yokluğu da denebilir. Son sayfanın çeyreğinde bir otomobil reklamı var, başka da bir şey yok. Heralde maliyeti karşılamaya anca yetmiştir o reklam. Bir de bu ekin ne anlama geldiğini öğrenmeme yarayan ikinci sayfadaki “Türkiye genç gazetecilerini seçiyor!” başlıklı bilgi kutusundan çaktım davayı.

Bu kutuda gencim sitesine giderek oylama ilk yol, 3270′e kısa mesaj atarak oylamaya katılabilirmişiz ikinci seçenek. Son yol ise çok komik, hala varmış böyle formlar. Hani kenarında makasla kesilecek yerleri gösterir, çizgi çizgi sınırlı oylama formu. Yahu genç dediğin bu formu kesip doldurup Doğan Medya Center Bağcılar, İstanbul adresine gönderir mi? Göndermez! Gönderen sayısını açıklasalar keşke, gülerdik biraz.

Gazeteye gelirsek, anasayfadan öğrenci işi olduğunu anlayamadım. Her şey yerli yerinde standart bir gazete gibi. Ancak içerikteki konular çok ilgi çekici gelmedi. Manşette üç gencin gençler hakkındaki fikirleri verilmiş. Üç kişinin genel hakkındaki fikirleri ana konu olarak işlenebilir ama doğru üçlüyü bulmak gerek.

İlgimi çeken bir konu, karakter meselesi. Son zamanlarda çevrimiçi oyunlara bağlılık had safhada. Ben de aynı durumdaydım. 3-4 ay kayboldum piyasadan, yaşantımı neredeyse oyuna bağlamıştım. Sattım kurtuldum sonunda. Haberde de aynı durumdan bahsedilmiş. Siz de varsa kurtulun o illetten!

Gazetede köşe yazarları da var. Ancak kendilerini geliştirmeye ihtiyaçları var. İngilizce kelimeler de kullanılmış arada. O satırlar en kötüsü zaten.

Okan Bayülgen röportajı ilgi çeken, yerinde bir hareket olmuş. Güzel sorular, kısa ve net cevaplarla birleşmiş. Yalnız başlıklar büyük sorun. “Sprint” sorular, “sprint” cevaplar. Okan Bayülgen kendisi de söylemekte bunları programında. Ondan esinlenilmiş.

Şu reklam ve maliyet olayından bahsetmiştim. Sınır koyulmamış sanırım sayfa tasarımı ve konular hakkında. Arkadaşlar kendileri reklam alabilirlerdi. Fena da olmazdı. Yazılı basın sadece haber vermek değil; yanında kâr elde etmek de gerek.
Ayrıca gençlerin bilgisayar başında alemlere daldıkları internetten bahsedilmemiş koca gazetede.

Son olarak, gazeteyi ekseriyetle alırdım ama her sayısının doyurucu olacağını beklemem.