Acıyla, kanla, şerefle oluştu bizim bayrağımız. Fazla yazacak bir şeyim yok. İnternette yaptığım aramalardan derledim bayraklar.
Görseldeki ay yıldızlı bayrağımız liseli öğrencilerin her gün damla damla akıttıkları kan ile boyandı. Sonrasında Yaşar Büyükanıt’a hediye olarak gönderildi. Ancak garip bir durum var; Bu öğrenciler hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunu bilmiyorum çünkü basına yansıtılmadı.
Uçan yıldızlarımız, onları havada görmek heyecan verici.
Rastladığım en ilginç ay yıldızlı görsel, bir kurabiye. Türk bayrağı kurabiyesinin yapılışını Sevil Altunel’den öğrenebilirsiniz.
Birbirinden farklı 86 görsel, 80 de ay yıldız simgesini buradan indirebilirsiniz. Birçoğu fotoğraf paylaşım sitelerinde olduğundan tek tek kaynak veremiyorum. Kim emek verdiyse eline sağlık.
Ay yıldız, lalede, fincanda, uçakta, dağda, tepede, su içinde, anıtlarda, kahvede, elimizde, yüzümüzde, üstümüzde; Her yerde…
Çok teşekkür ederim güzel bir derleme olmuş. Son yıllarda artık öyle bir hal aldı ki Türk’üm desek, biraz vatan millet desek birileri hemen “aman milliyetçilik artıyor” muhabbetine başlıyor. O liseli çocukların meselesi de böyle birşeydi ancak o soruşturma biraz göstermelik yapıldı sonrada sessiz sedasız kapatıldı.
Cevabı verilmesi gereken soru, “Bu ülkede vatanseverliğin artmasının kime sakıncası var?”.
Devletin kuruluşu 100. yılına yaklaşırken, öğrencilerin her gün parmaklarından birkaç damla kan akıtıp onun ile bir bayrak yapmalarını vatanseverlik olarak, gençlerin vatansever olarak yetiştiğinin göstergesi olarak gören öğretmenler, anne babalar, ekran karşısında bunu eline alıp ağlayan komutanların kavram tanımlamasında ve ruh sağlıklarında bir problem olduğunu anlamayıp bu bayrağa bakıp onlarla aynı şeyleri hissetmek…
Bu bayrağın temeli atılırken sadece bu lise çağındaki çocuklardan akan kanlar bi yere toplansa ülkedeki her haneye dört metreye iki metre koca bayraklar yapılırdı. Bağımsızlığın simgesinin gerçek imgesini yaratmaya çalışmak ha? Ne güzel fikir, ne büyük vatanseverlik!
Ama, bugün yaşayan, görevde olan en yiğit “vatansever” dahi görse olduğu yere apışıp kalacağından şüphem olmayan işte o tonlarca kanı oraya döken lise çağındaki çocuklar, bu imgenin yarattığı illuzyon ile oluşan içi boş bir “vatansever” gençlik değil, büyük ihtimalle Namık Kemal ve diğer değerler gibi, vatanseverliğini düşünceye ve yaratıcılığa neredeyse bir ayna gibi yansıtan bir gençliğin yetişeceğini umarak kanlarını bu uğurda dökmüşlerdir.
Bu çocukların parmaklarından akıttıkları o damla damla kanlarla yaptıkları bu bayraktan öğretmenleri gibi, anne babaları gibi, eline aldığında gözleri yaşaran komutanın davranışı gibi bunun gurur duyulacak bir yaratıcılık olmadığını biliyorum. Hatta içim kararıyor. Sadece sahip olduğumuz ve zaman ilerledikçe yeni gelen kuşaklarda daha da büyüyen bir ruh hastalığının aktarımı bu. Bu ülkede vatanseverliğin zerre arttığı yok, vatanseverlik dediğimiz şeyin fiili hali bugün elime aldığım bir balonu şişirmemden farklı bir şey değil. İstediğiniz kadar üfleyin, istediğiniz kadar şişirin, hepsi küçük bir iğnenin minicik dokunuşuna bakar… O iğneyi elinde tutanlardan bir kısmı da siz şişirirken sizi şişirirler, alkışlarlar… Yoketmesi çok basit olan bir şeyi ne kadar şişirirseniz şişirin ona zararı dokunmaz çünkü, küçücük bir “pıt”…
Bir devletin kuruluşunun 86. yılında edebiyat bilmeyen, bilimden anlamayan, sanatın ne olduğuna dair en ufak bir fikri olmayan, sosyoloji, ahlâk, hukuk, felsefe, toplum vs… hiçbirşey ilgi alanına girmeyen bir lise gençliğinin vatanseverliğiyle övünmek… Benden önceki kuşağın yarattığı işte bu oldu… Benim kuşağımın de ne yaratacağından şüpheliyim…
“19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı”mız kutlu olsun…
Rahat uyu Atam, izindeyiz, kocaman tabelalarla gösterdiğin izini bulabilirsek…
Gerçekten güzel bir derleme olmuş. Ben de Türk Bayrağının biraz daha ön plana çıkarılması taraftarıyım. Hatta bu konuda benim de kendi blogumda bir ay-yıldızlı tasarımım var. Görmek isterseniz: http://www.yenibirfikir.net/index.php/2008/05/ay-yildizli-forma/