Usta bir blog yazarı, bir gün daha iyi birer blog yazarı olmak isteyen öğrencilere ders verirken ortaya bir kavanoz çıkarmış. Şaşıran öğrenciler ilgiyle takip etmeye başlamışlar.
Blogcu kavanozun içine iri taşlar koymaya başlamış. Kavanoz dolduğunda öğrencilerine de sormuş dolup dolmadığını. Herkesten “Doldu!” cevabı gelmiş.
Usta içinden “Siz öyle sanın!” dedikten sonra başlamış kavanoza daha küçük olan çakıl taşlarını doldurmaya. Çakıl taşları araları tamamen doldurduktan sonra kavanozun dolup dolmadığını tekrar sormuş.
İşin içinde bir şeyler olduğunu anlayan çakal öğrenciler “Dolmadı!” diye cevaplamışlar.
Usta, öğrencilere aferini verdikten sonra başlamış kavanoza kum dökmeye. Kuma da yer kalmayınca öğrencilere sorar, “Şimdi doldu mu?”. Blog yazarlığı sınıfındaki öğrenciler dolmadığını söylemişler yine.
Bu sefer de blog ustası başlamış kavanoza su dökmeye. Kavanoz taşlarla ve suyla dolduktan sonra “Bu gördüğünüzden nasıl bir ders çıkarttınız?” diye sormuş.
Bir öğrenci, “Bloglarımızda sürekli uzun yazılar yazarsak arada bu yazıları yazmak için zaman boşlukları olacak ve bütünlük sağlanamayacak. Dolu dolu bir blog arşivi yaratmak için aralarda kısa yazılar da yazmalıyız.”
Başka bir öğrenci, “Bu taşları içerikteki bilgiye göre değerlendirirsek, her insan kapsamlı bilgiye ulaşmak istemez. Okyanustaki kum tanesi buldukları en değerli şey olabilir. ”
“Bunlar da doğru.” diyerek devam etmiş blogcu hoca,
“Bu kavanoza genel olarak baktığınızda bloğunuzun daha önceden belirlediğiniz ana kategorileri olması gerekli. Kategorileri işin başında belirlemezseniz daha sonradan bloğa dahil etmeniz çok zor olacaktır. Ana kategoriler için alt gruplar ya da etiketler de oluşturun ki blog içi dinamik erişim sağlansın.
En önemlisi de bloğunuza su gibi hayat veren okuyucuların gelmesini sağlayın. Gelmiyorlarsa yolu gösterin!
Kavanoza daha özel çerçevede bakıldığında her blog yazısının anahtar kelimeleri ve cümleleri vardır. Önce bunları belirleyerek kağıt üstünde taslak hazırlayın. Bunları yazı bittikten sonra yazmak ya da hiç yazmamak arasında büyük farklar olmaz.
Taslak oluşturun, plan yapın; Yol haritasını bilerek yola çıkın!”
Not: Hikayenin aslına “kavanozdaki taşlar” araması yapılarak ulaşılabilir. Hikayedeki blog sınıfı tamamen hayal ürünüdür.