Jeff Howe’un Crowdsourcing kitabı içinde bulunduğumuz kalabalığın nasıl bir sosyal üretim içinde olduğunu anlatıyor.

Zamanımızı nasıl da harcıyoruz bazen karşılıksız. Hiç düşünmeden. Ancak karşılığında para aldığımız işlerden daha çok keyif alıyoruz genellikle. Tutkularımız, beğenilerimiz doğrultusunda olduğu için biraz da.CROWDSOURCING-KALABALIKLARIN-GUCU-JEFF-HOWE

Açık kaynak kodlu yazılımları destekliyorum. Kullanıyorum ve yaymaya çalışıyorum. Bazı uygulamaların çevirilerine yardımcı oluyorum. Peki herhangi bir karşılık bekliyor muyum? Hayır..

Hepimizin biraz biraz bildiği konular var. Ancak toplanınca Vikipedi gibi olağanüstü bir bilgi kaynağı ortaya çıkıyor.

Jeff Howe da bu sosyal üretim olgusunu örneklerle, sağlam kaynaklarla anlatıyor..

Kitaptan altını çizdiklerim:

  • Bir işi en iyi yapacak kişi, o işi en çok yapmak isteyen kişidir ve kişinin performansını en iyi değerlendirebilecek insanlar, sırf birbirine yardım etmenin zevkine varmak ve kendilerinin de yararlanabileceği güzel bir şey yaratmak için nihai ürünü şevkle geliştirmeye hazır arkadaşlar ve akranlardır.
  • “Kim olursanız olun, en akıllı insanların çoğu başkaları için çalışmaktadır.” Bill Joy İşte bu söz, bu kitabın özü. Doğru koşullar altında kalabalık, kaç olurlarsa olsunlar çalışanlardan daha iyi performans sergiler. Şirketler giderek bu olgunun farkına varıyor ve bundan yararlanmaya çalışıyorlar.
  • Cws bir iktisatçının, bir yönetim danışmanının veya bir pazarlama gurusunun ürünü değil; o, sevdikleri şeyleri özellikle başkalarıyla birlikte yapmaktan hoşlanan binlerce insanın plansız eylemlerinin ürünü.
  • Her birimiz, var olan ekonomik yapı çerçevesinde ifade edebildiğimizden çok daha fazla ve karmaşık yeteneklere sahibiz. Bu anlamda cws, sanayi çağının egemen zihniyeti olan seri üretimin anti tezidir.
  • Toffler haklıydı: İnsanlar edilgen bir şekilde tüketmek istemiyorlar, anlamlı buldukları ürünlerin oluşturulmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunmak istiyorlar.
  • Finansal güdüleyiciler, özellikle gelişmekte olan ülkelerden gelen katılımcılar için önemli olsa da, insanlar ortak bir çabaya katkıda bulunmak için can atıyorlar. İnsanlar yeteneklerini duyuyorlar. Cws bağlamındaki işbirliği, kendi kendisinin ödülü oluyor.
  • Cws, çoğu sanayi kolunun -özellikle enformasyon trafiği içinde olanların – iş yapış tarzında köklü değişikliği simgeliyor; dolayısıyla, bazılarının onu bir lütuftan çok lenit olarak görmelerine şaşmamalı. Bu olgu, kapsam ve güç açısından büyüdükçe giderek daha fazla meslek tehdit altına giriyor.
  • Bunlar amatörlerdir, yetenekten çok tutku sahibi olan meraklılar.
  • Amatör Devrimi: Şevk, ekonomimizi ve toplumumuzu nasıl değiştiriyor – Charles Leadbeater Paul Miller
  • Her halükarda cws projelerinin neredeyse tümünde iki özellik paylaşılıyor: Katılanların önceliği para değil ve hepsi boş zamanlarını bu işe adıyorlar. Diğer bir deyişle, bu insanlar fazla kapasitelerini veya kullanmadıkları potansiyellerini sevdikleri şeyi yapmaya ayırıyorlar.
  • Georgia Üniversitesi’nde bir öğrencinin ders programının yarısından fazlasını seçmeli dersler oluşturuyor.
  • Üniversiteler, geniş ve yaygın anlamda deneme yapmaları için öğrencileri yüreklendirecek oyun alanları yaratarak tek bir şeyde uzmanlaşmanın önünü kesmeye çalışıyorlar.
  • Cws, ilgi alanlarımızın kartvizitlerimizde, yazandan çok daha çeşitli olduğu inancından yararlanıyor.
  • Bir zamanlar “Ben bu işi onun kadar iyi yapabilirim” diyen insanlar şimdi bunu kanıtlayabiliyorlar. İnsanlar insandan hoşlanıyor; uzmandan, veya televizyonda ahkam kesenden değil.
  • Kullanıcılar ile programcıları birbirinden ayırt etmek mümkün değildi, çünkü bilgisayar kullanıcıları aynı zamanda onu programlayanlardı. Bunlar ilk hackerlardı. Zamanla bu terim olumsuz çağrışımlar yaratacaktı, ama başlardaki anlamı, bilgisayar ustalığını sanat seviyesine ulaştırmış insandı.
crowdsourcing
  • Yeteri kadar göz yuvarı oldu mu , tüm virüslerin gücü sıfıra iner.” Eric S. Raymond
  • Linus Torvald’ın geliştirme tarzı – erkenden ve sık sık serbest bırak, mümkün olan her şeyin yetkisini devret, gelişigüzel derecesinde açık ol – şaşırtıcıydı. Burada sessiz, saygıdeğer bir katedralin inşasından söz edilemezdi; Linux topluluğu daha çok, çeşitli gündemi ve yaklaşımı olan büyük ve cıvıl cıvıl bir pazarı andırıyordu.. Ve buradan, ancak bir dizi mucizeye özgü tutarlı ve dengeli bir sistem doğuyordu.
  • İnsanlar günde on dakikalarını ayırıyorlar, ama bu bizim için devasa bir yardım. Böylece bilimci, beden işi ağırlıklı rutin işler yerine düşünsel çalışmaya odaklanabiliyor.
  • Teori ile uygulama arasındaki boşluğun doldurulması için kalabalığın aletlere ve onları kullanma bilgisine ihtiyacı vardı.
  • Birçok sanatçı, genel kabul için vizyonundan ödün vermektense lekelenmemiş bir tanınmazlık içinde çalışmayı seçer.
  • Çok büyük bir sayının yüzde onu da büyük bir sayıdır.
  • Yeni bir sistem oluşturmak için eskiyle yarışa girmezsiniz, eskiyi geçersiz kılarsınız.” Buckminster Fuller
  • Çalışmanın geleceği – Malone
  • İnovasyonu demokratikleştirmek – Eric von Hippel
  • Von Hippel, bilimsel cihazlardan dağ bisikletlerine ve bilgisayar çiplerine uzanan birçok alanda inovasyon görevinin imalatçıdan, bir ürünün performansını iyileştirmede fazlasıyla yetenekli olan kullanıcıya geçmekte olduğunu gösterdi.
  • Sosyal üretim – Crowdsourcing
crowdsourcing-kalabaliklarin-gucu
  • Sosyal sermaye, ekonomi motorunu çalıştıran yağ gibidir. (Robert Putnam)
  • “İnternetteki birey için hayat daha güzel olacak, çünkü kişinin diğer insanlarla etkileşimi, coğrafi yakınlıktan çok ilgi alanlarının ve amaçlarının ve amaçların ortaklığından etkilenecek.” J.C.R. Licklider
  • İnternette ulaşılabilen bir milyar kişi çoğunlukla benzeşim çizgisi doğrultusunda örgütleniyorlar.
  • Benzeşim çizgisi doğrultusunda oluşan gruplar, enformasyon üretimi için özellikle uygundur.
  • “Program geliştiricilerle dolu bir ofiste bir kişi bir problemi çözerse herkes çevresine toplanır ve neler yapıldığını görmeye çalışır; bazılarının ‘işte bu!’ dedikleri anlar olacaktır ve sonra gidip bunu kendi kodlarına işleyeceklerdir.” Ned Gulley
  • “Kalabalık” sözcüğünün tanımı “ortak bir özellik çevresinde toplanan insan grubu”dur. Öte yandan çok miktarda ortak özellik, kolektif zekayı azaltır.
  • Üçüncü Dalga – Alvin Toffler
  • Çeşitliliğin yeteneğe baskın çıkması için başka koşullar da var. İlk olarak, problem zor olmalı. Ayakkabı bağı bağlamak için farklı bireylerden oluşan bir gruba ihtiyaç yok. Sonra, kalabalık eldeki problemi çözebilmek için bazı niteliklere sahip olmalı. Rasgele seçilmiş bir metro yolcuları grubunun, daha verimli bir reaktör tasarımı için bir nükleer mühendisler grubunu alt etmesi beklenemez. Matlab yarışmasının puanlama ve sınıflandırma motoruna benzer şekilde bireylerin katkılarını toplama ve işleme yöntemi olmalı. Ve son olarak, farklı yaklaşımlar içeren bir dizilimi garantilemek için katılımcılar yeterince büyük bir havuzdan çıkmalı ve katılımcıların bireyselliklerini (yerel bilgilerini) ifade etme yetenekleri engellenmemeli.
  • Önemli olan, öğrencilerin tahminlerini yazarken başkalarıyla konuşmamaları ve böylece bağımsız düşünüp hareket etmeleridir. (Gulley’in Matlab öğrencileri birbirlerinden çalıyorlar ama birbirlerine danışmıyorlar. Görece bir başınalıkları, çeşitliliklerini korumalarına yardımcı oluyor.)
  • Eğer büyük beyinler benzer düşünüyorlarsa ki birçok durumda bu böyle oluyor, o zaman ortaya tek bir beyin çıkıyor demektir. Veya Page’in dediğ gibi “iki beyin, aslında tek beyin gibi ise bir beyinden daha iyi değil.”
  • Bir problem çözücünün başarısının, resmi uzmanlığı olmadığı alanlarda arttığını gördük. Lakhani
  • Bizi hayatta ilerleten şeyin tanıdığımız insanlar değil, iyi tanımadıklarımız olduğunu keşfetti. Granovetter
  • Bir çözümün başarısı, başarısız çözümlerin sayısından etkilenmez.
  • Bazen en iyi strateji doğaçlamadır.
  • Görüşmek ve tartışmak, kollektif zekanın düşmanıdır, çünkü çeşitliliği azaltır.
  • İnsanlar öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorlar. Topluluk, en yetenekli üyelerini bulma ve onların çalışmalarını vurgulamada kusursuz bir iş çıkarıyor.
  • İnsanlar ücretten çok katkılarını sahiplenmeyi önemsiyorlar.
  • Üyeler kötüye kullanıldıklarını hissettikleri anda başka bir siteye, büyük bir olasılıkla rakip siteye kayıyorlar.
  • Şirketlerin bu çabalarını, profesyonel üretimden topluluk üretimine geçiş demek olan crowdsourcing olarak adlandırabiliriz.
  • Crowdsourcing uygulamayı düşünenler dikkat etsin, para öne çıkınca strateji çalışmıyor.
  • Eğer kalabalığı partiye davet etmek istiyorsan planlama ve parti sonrası temizlik için de onların yardımını iste. Kalabalık ilgilenmeyi seviyor.
  • Kalabalık hem enformasyonun kaynağı hem de onu düzenleyen güç.
  • Sturgeon Yasasının öbür yüzü doğal olarak, geri kalan yüzde 10’un zırva olmadığına, daha az bir miktarın ise kesinlikle iyi olduğuna işaret eder.
  • 1:10:89 kuralı. Buna göre bir sitedeki her 100 insandan 1’i gerçekten bir şey yaratacak, 10 kişi bu yaratılan şey üzerinde oy kullanacak ve geri kalan 89’u ise yaratılanı tüketecek.
  • Bu kritik yüzde 10 için tüketim demek, yaratım demek.
  • Google, internet içeriğini sınıflandırıp düzenlemek için uzmanlar yerine milyonlarca bireyin organize olmamış hareketlerine güvenerek yüzyılların geleneksel bilgeliğini neredeyse tak başına altüst etti.
  • Andrew Keen, The Cult of Amateur’de güruhun üzmanın yerini aldığını ve hepimizin toplu halde aptallaştığımız bir kitlesel sıradanlığa balıklama daldığımızı ileri sürüyor.
  • The Wealth of Networks – Yochai Benkler