Kalite Ülkesi (Marc-Uwe Kling), algoritmaların yönettiği, insan hayatlarına yön verdiği, sanal kimliklerin öneminin gerçek kişilerin önüne geçtiği, sağlam bir sistem eleştirisi de yapan kurgu roman.

Kalite Ülkesi, bir Black Mirror bölümünü anlatıyor sanki. Çin’deki vatandaşlık puanı uygulamasının da olası sonuçlarını düşününce herhalde kitapta anlatılan gibi bir kurgu olurdu.

İnsanlara bir statü koymaya (bu da genellikle iş hayatındaki ünvanı) ve biraz da buna göre davranılmaya çoktan alışıldı. Karakterlerin tümünün soyadı kim ne iş yapıyorsa o. Yöneticilik pozisyonu varsa adı “…. Yönetici”.

Bilin bakalım en çok kullanılan soyadı ne? Tabi ki “İşsiz“.

Teknolojinin gelişimi yeni iş kolları yaratıyor ancak insanların ihtiyacı olan şey, yeni işlerin çeşitliliğinin artmasının yanında nüfusa paralel şekilde niceliksel olarak iş (pozisyon) sayısının da artması. İş kollarındaki çeşitliliğin artması ifade edilirken iş-pozisyon sayısının ifadesi çoğu zaman yok. Kalite Ülkesi içindeki kurgu elemanlarından biri de bu.

Kalite Ülkesi içeriğindeki tanımlar gerçekten çok ilginç ve günümüz davranışları düşünüldüğünde bir benzerini yaşadığımızı söyleyebilirim.

Kalite Ülkesi - hayatımızdaki algoritmalar

Algoritmalar hayatlara yön veriyor bu kitapta; Kiminle görüşebilirsin, hangi partiye oy vermelisin, eve giderken ne yapmalısın, ne satın almalısın, çocuğunu doğurmalı mısın, yeni bir ilişkiye başlanmalı mı…

Hayatı algoritmaların nasıl yönetebileceğini görmek istiyorsanız Kalite Ülkesi size bunu görme fırsatı sunuyor.

Kalite Ülkesi kitabından altını çizdiklerim:

  • Tüketimi Koruma Yasası yürürlüğe girdiğinden beri her türden onarımın bütünüyle yasaklandığını bildiğinize eminim.
  • Aklı başında hiç kimse paket açma videolarıyla ilgilenmezdi.
  • Parlamento çağın manastırıydı, üst sınıfların lüzumsuz evlatlarını başlarından savabilecekleri bir yerdi.
  • Arka sıralardan birinde oturuyor, partisinin lideri konuşma yaptığında alkışlıyor, muhalefetten birileri konuşurken de yuhalıyordu. Her iki işi de söylenenleri dinlemeden, memnuniyet dolu bir gülümsemeyle yapıyordu.
  • Başlangıçta, BeniDeğerlendir sadece basit bir seviye göstergesi sunuyordu ama bugün birinin her biri genel seviyeye katkıda bulunan kırk iki farklı alt bölümdeki değerlerini incelemek mümkün. Bu alt bölümler şunlardır: esneklik, direnç, inovasyon, yaratıcılık, takım oyuncusu olma becerisi, heves, zevk (çok tartışmalı), iletişim ağları, yaş, sağlık, ikamet yeri, meslek, gelir, varlıklar, ilişkiler, sosyal rekabet, kariyer motivasyonu, eğitim, IQ, EQ, bağlılık, sportiflik, üretkenlik, espri (tartışmaya açık), seksapel, vücut kitle endeksi, aksesuarlar, dakiklik, arkadaşlar, genler, aile sağlığı geçmişi, beklenen yaşam süresi, uyum yeteneği, mobilite, eleştiriye açıklık, seyahat tecrübesi, sosyal ağlarda yanıt oranı ve hızı, yeni müşteri sunumlarına açıklık, strese dayanıklılık, özgüven, sofra adabı.
  • O kişi de mümkün olan en merak uyandırıcı manşeti seçiyordu (bunun haberin içeriyle herhangi bir alakası olması çok da gerekli değildi.)
  • En sonunda terfi etmesine yetecek sayıda tıklamaya ulaştı.
  • “Zaten optimize edilmiş bir bebeğin masraflarını karşılayamayız! Ve çocuğumun hayatını normal doğumla mahvetmeye de hiç niyetli değilim”
  • Bilinçli bir tercih olarak John’u belli bir yaklaşımdan uzak planladık, çünkü en iyi yaklaşımın hangisi olduğunu bilmiyoruz. Yani, onun hesaplamalarının sonucunu öngörebilseydik zaten ona ihtiyacımız olmazdı.
  • Peter’in tek basamaklı bir seviyeye düştüğünün ilk işareti, arkadaşlarının onu arkadaşlıktan çıkarması oldu. İşe yaramaz bir insanla dostluklarının kendi seviyelerine olumsuz etki edebileceğine dair gayet haklı bir endişe taşıyorlardı.
  • Bütün Kalite Tabletlerinden muazzam miktarda veri alıyoruz: Kimin hangi kitabı okuduğu, hangi bölümlerin atlandığı, hangilerinin daha çok okunduğu, hatta tek tek bireyin her kelimeyi okurken yüzünde oluşan ifadenin değerlendirilmesi sayesinde ben ve iş arkadaşlarım en yeni çoksatan kitabı hesaplıyoruz.
  • Yayıncım beni kişiselleştirilmiş edebiyat üretmeye zorladı. Okurun zevkine göre biçimlendirilmiş kitaplar, daha önce duymuş muydunuz?
  • Bu dünya çok anlamsız. Artık burada var olmak istemiyorum.
  • Makine Kırıcıları: Yapısal açıdan en zayıf bölgelerde yaygın olan terör örgütünün üyeleri, işsizliklerinin sebebi olarak makineleri gösteriyorlar.
  • Moravec Paradoksu: Hans Moravec yapay zeka alanındaki öncülerden biriydi. Bir yapay zeka için basit problemlerin zor, zor problemlerin de basit olduğunu keşfetti. Mesela bir kahve fincanını taşımak gibi, sadece bir yaşındaki bir çocuğun duyuşsal-motor becerilerini gerektiren, görünüşte basit işlerde bir yapay zeka muazzam miktarlarda hesaplamaya ihtiyaç duyarken, bir satranç ustasını mağlup etmek gibi görünüşte zor ve karmaşık işler onlar için çok kolaydır.
  • Eğer iş görmezse, tamir etme! Al yerine yenisini, aratmaz eskisini!
  • Aşırı sağcı müşterilerin kampanyalarına yorum yazmayı tercih ediyorum. -Neden? -Yorum başına para alıyorum ve sağcıların görüşlerini yazmakta en kolayı çünkü imlaya, gramere, gerçeklere ve mantığa dikkat etmek gerekmiyor.
  • Seksten önce soyunurken her zaman ilk önce çoraplarını çıkar, son değil. Çıplak ama çoraplı bir adamdan daha komik bir şey yok.
  • Seks sözleşmesi…
  • Elbette bütün dünya insanlara göre şekillendirildiği için yeni bir makineyi dünyaya uydurmak, dünyayı yeni bir makineye uydurmaktan daha kolay.
  • Her medeniyet, mutlak kaostan sadece üç öğün uzaktadır.
  • 19*19’luk bir Go tahtasında 4.63*10 üzeri 170 olası pozisyon var. Görünür evrendeki bütün atomların sayısı 10 üzeri 80 dir.
  • İade alamıyorum dedi adam. – İyi ama neden? – İade seçeneğinin düğmesine basılamıyor.
  • Öncelikle şunu öğrenmek istiyorum. Yanımdaki bankoda duran adam benden çok daha sonra gelmesine rağmen neden benden önce çağrıldı.? – Onun seviyesi daha yüksek. – Bu onun zamanının benimkinden daha değerli mi kılıyor? – Kesinlikle. Yüksek seviyedeki insanlar ortak çıkarlara daha fazla katkı yaptıkları için zamanları da daha değerlidir.
  • Konu kazalar olduğunda bir insan nadiren akılcı kararlar alır.
  • Kendi kendine giden bir araba hata yaptığında diğer arabalar onun bu hatasından ders alır ve aynı yanlışı bir daha asla yapmazlar. Fakat farklı insanlar aynı hatayı sürekli tekrarlar. Birbirinizden ders almıyorsunuz.
  • Yeri gelmişken, bunun adına Jevons Paradoksu deniyormuş. Yani bir şeyin daha verimli kullanılmasına olanak tanıyan teknolojik ilerleme, söz konusu şeyin daha düşük maliyetli olduğu gerekçesiyle daha fazla kullanılmasına yol açar.
  • Yalnızlıktan, amaç eksikliğinden ve kimliksizlikten kaçan insanlar, amaç ve topluluk yanılsaması veren tüm önermelere, ne kadar geri zekalıca olsa da akın ediyorlar. İşte milliyetçilik ve köktendinciliğin ortak noktası budur. Bunlar sosyal adaletsizliklerin örtülmesi ve güçlenmesine yarıyor.
  • Şimdi söyle bana, sen her yerde var olan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir varlığa ne ad verirsin? – Tanrı mı? – Evet. Şimdi, ben eğer ironi yapar da dinlerin bize öğretmeye çalıştığı her şeye aykırı biçimde, insanlığı yaratanın Tanrı değil, Tanrı’yı yaratanın insanlık olduğunu söylersem, ne demek istediğimi sanırım anlarsın.
  • Tanrı’nın bu merhametiyle bütün işlerimizi üstlenmeyi teklif ettiğini hayal et. – Kulağa hoş geliyor.
  • İnsanın yapabileceği her şeyi Tanrı’nın çok daha iyi, çok daha kısa sürede yapabileceğini düşün. – Tüm sorunlarım anlamsızlaşır ve varlık amacım kalmaz.
  • Neden hiçbir şey duymadım? – Belli ki bazı algoritmalar açıkça bunun sizleri ilgilendirmeyeceği görüşündeydi.
  • Herkes kendi dünyasında yaşar.Dijital dünyada bu bir klişe değildir. Kelimenin tam anlamıyla doğrudur. Kendi dünyanda yaşarsın. Kendini sürekli sana uyarlayan bir dünya. … Ağ kendini sana değil, sahip olduğun imgeye uyarlıyor. Yani profillerine. Sorununun ne olduğunu şimdi anladın mı? Eğer profillerin yanlışsa… – o zaman yanlış dünyada yaşadım….
  • İzlek bağımlılığı..
  • Önyargıları bir algoritmaya koyarsan sonuç olarak önyargılar çıkar.
  • Mesele izi sürülemeyen suçlar işlemek değil. İşin sırrı, bu izleri geriye doğru takip etme merakının olmadığı yerlerde suç işlemek.
  • Sana önce en önemli şeyi anlatacağım. İnternette bedava diye bir şey yoktur. Bir hizmet için ödeme yapmıyorsan başka biri bunu ödüyor demektir. Bu başka biri de insanlığa olan şefkati nedeniyle bunu ödemiyor. Karşılığında bir şey istiyor. Zamanın, dikkatin ve verilerin.
Kalite Ülkesi - algoritmalar
  • Norbert Wiener, sibernetiği makinelerin, canlı organizmaların ve sosyal yapıların kontrolünün ve düzenlenmesinin bilimsel çalışması olarak tanımlamıştır.
  • Ağ etkisi ne demek? – Bazı ürünlerin kullanımı, ürünü kullananların sayısına bağlıdır. Sana en uygun tarifeyi sunan bir telefon sağlayıcısı bulduğunu düşün ama bunun altında da bir bit yeniği olsun; Yalnızca aynı servis sağlayıcısını kullanan kişileri arayabilirsin ve tek kullanıcı sensin. – Ağdaki kullanıcı sayısı ne kadar fazla olursa ağ o kadar faydalı olur.
  • Eğitim boşunaydı. Kendimi kurtarmam gereken zihinsel bir engel vardı. – Peki nasıl kurtuldun? – Onu buldum ve sildim!
  • İsveçli akademisyenler tarafından yapılan bir çalışma sıralamaların manipüle edildiği olasılığından şüphelenenler de dahil olmak üzere, insanların sonuçların doğruluğundan şüphe etmemelerini sağlamak için tek bir sapma sonucunun yeterli olduğunu gösteriyor.
  • Kişiselleştirme algoritmalarınız şahsi görüşlerden oluşan sağlıksız bir doz aşılayarak insanların beynini yıkıyor! Dahası, bu düşünce sahipleri, yanlış bir şekilde fikirlerinin çoğunluğunun görüşü olduğuna inanıyor çünkü tanıdıkları herkes böyle düşünüyor! Bu yüzden nefret içerikli mesajlar yazmakta sakınca görmüyorlar çünkü  bildikleri herkes nefret dolu yazılar yazıyor.
  • Evet, evet. Sen en tepedesin ama sadece suda yüzen boş bir şişe olduğun için öylesin. Gelgitin taşıdığı boş bir şişe! Senin de en üstteki konumunun da içine sıçayım.
  • Bugünün heyecan dalgası yarının eski haberi olacak.
  • Bir insana bir seviye atfederek, dolayısıyla onlara sunduğunuz seçenekleri azaltarak herkesin sistemin inandığı gibi biri haline gelmesini sağlıyorsunuz!.
  • Öncelikle, herkes kendi profilini görüntüleme ve düzeltme fırsatına sahip olmalı. İkincisi, bizimle ilgili karar veren algoritma metotları şeffaf olmalı ve bu algoritmaları etkileme imkanına sahip olmalıyız. Algoritmaların kararlarının gerekçelendirilmesi her şeyden önemlidir! Çünkü sadece bu gerekçeler, onlara rasyonel şekilde itiraz etmemize olanak sağlayacaktır! Üçüncüsü, fanuslar patlamalıdır! Sadece benim sözde dünya görüşüme uyanları deği, farklı bakış açılarına uygun haberleri de görmek istiyorum. Dördüncüsü, büyük internet şirketlerini, iş modellerini değiştirmeye bir şekilde zorlamalısınız. Beşincisi, her birey kendisi üzerinden toplanan verileri silme hakkına sahip olmalıdır.
  • Belki de *** istediğiniz değil, ihtiyacınız olan şeydi.
  • Neye inanacağınıza kendiniz karar verin. Ya da işleri oluruna bırakın. İlginize teşekkür eder , hepinize tatminkar ve amaç odaklı bir yaşam dilerim.